Ubisoft’un yirmi yıllık emektarı, Assassin’s Creed serisinin son dönemdeki en önemli mimarı Marc-Alexis Côté’nin şirketten ayrıldı. Bu sadece bir isim değişikliği değil; bir devrin kapanışının, belki de yeni bir kabuk çatlatma sürecinin habercisi.
Yirmi Yıllık Bir Mirasın Ardındaki İsim Marc-Alexis Côté
Marc-Alexis Côté, Ubisoft koridorlarına girdiğinde takvimler 2005’i gösteriyordu. Zamanın testinden geçmiş nice yapımda parmağı olan bu isim, özellikle Assassin’s Creed serisiyle adeta bütünleşti. Onu ilk olarak 2015 yılında çıkan Assassin’s Creed Syndicat*’in yaratıcı yönetmeni olarak tanıdık. Ancak asıl büyük vizyonunu, seriyi köklerinden sarsarak devasa bir RPG’ye dönüştüren Assassin’s Creed Odyssey’in kıdemli yapımcısı olarak ortaya koydu.
Bu oyun, serinin sadık kitlesini ikiye bölse de, markanın ticari başarısını ve ömrünü uzatan kritik bir hamleydi. Côté, bu başarılı operasyonun ardından terfi ederek serinin tamamından sorumlu başkan yardımcısı ve yönetici yapımcısı koltuğuna oturdu. Yani son yıllarda oynadığımız, duyduğumuz her Assassin’s Creed projesi, onun bilge tavuk gibi kuluçkaya yattığı projelerdi.
Infinity Projesi ve Belirsiz Gelecek
Côté’nin ayrılığını bu kadar önemli kılan şeylerden biri de, arkasında bıraktığı projenin büyüklüğü. Assassin’s Creed Infinity olarak bilinen ve serinin geleceğini şekillendirecek olan devasa canlı hizmet platformunun baş mimarı oydu. Farklı dönemlerde geçen oyunları tek bir çatı altında toplayacak bu iddialı proje, bir nevi serinin kendi “metaverse” denemesi.
Côté’nin bu devasa yumurta kabuğunu çatlatmadan hemen önce ayrılması, projenin geleceği hakkında ister istemez soru işaretleri doğuruyor. Japonya’da geçecek olan ve hayranların yıllardır beklediği *Assassin’s Creed Shadows* gibi büyük yapımların da onun gözetiminde geliştirildiğini düşünürsek, bu ayrılığın zamanlaması oldukça manidar. Kendi deyimiyle “yeni bir maceraya atılmak” için ayrılsa da, kaptanın en büyük gemisi limandan ayrılmadan hemen önce filikaya binmesi, dalgalı denizlerin habercisi olabilir.
Anlatı ve Mekanik Arasındaki Denge
Bir mühendis olarak benim için oyunlarda “ödül/ceza döngüsü” ve “oyun döngüsü (game loop)” gibi kavramlar her zaman önceliklidir. Côté’nin yönetimindeki Assassin’s Creed oyunları, bu mekanikleri devasa açık dünyalara başarıyla entegre etti. Ancak iyi yazılmış bir oyun senaryosunun hâlâ altın değerinde olduğuna inanan biri olarak, serinin RPG’ye evrildikten sonraki anlatı dinamiklerini her zaman masaya yatırmışımdır.
Kızımla Odyssey’in antik Yunan diyarında saatlerimi harcarken, bir yandan karakter gelişim eğrisinin tatmin ediciliğini takdir ediyor, diğer yandan eski oyunların daha odaklı ve keskin hikâye anlatımını özlüyordum. Côté, bu iki dünyayı bir arada tutmaya çalışan bir denge ustasıydı. Onun gidişiyle bu denge hangi yöne kayacak? Ubisoft, daha güvenli liman olan mekanik odaklı ve mikro-ödeme dolu devasa dünyalara mı sığınacak, yoksa serinin köklerindeki o güçlü anlatı mirasına geri mi dönecek? İşte asıl kırılacak kabuk bu.
Sonuç olarak, 20 yıllık bir birikimin ardından gelen bu veda, Assassin’s Creed evreninde önemli bir sayfanın kapandığını gösteriyor. Bu ayrılık, serinin altın yumurtlayan tavuğunu mu kesti, yoksa kuluçkadan yeni ve daha cesur civcivlerin çıkması için bir fırsat mı? Bunu zaman gösterecek. Siz ne dersiniz? Bu oyun altın yumurta mı, yoksa çatlamadan çöpe gidecek bir deneme mi?
GamerEgg‘i takip etmeyi unutmayın!
1 Yorum
Çok severdim bu adamı ya… Bakalım Assassins serisi ne olacak bundan sonra