GTA 6 Trevor Karakterinin Umurunda Değil! Sevgili kabuk kırıcılar, selamlar. Bildiğiniz gibi, tüm dijital dünya nefesini tutmuş, Rockstar’ın on yılı aşkın süredir beklenen devasa yapımı Grand Theft Auto 6’nın çatlamasını bekliyor. Rekorlar kıran ilk fragmanından bu yana her sızıntı, her dedikodu dalga dalga yayılırken, beklenmedik bir yerden, üstelik serinin en ikonik karakterlerinden birinin sesinden buz gibi bir rüzgâr esti. Grand Theft Auto 5’in unutulmaz psikopatı Trevor Philips’e hayat veren aktör Steven Ogg, GTA 6 hakkında ne hissettiği sorulduğunda, duymayı beklediğimiz son cevabı verdi: “İçimde kesinlikle hiçbir şey hissetmiyorum.”
Bu cevap, ilk bakışta hayranlar için tam bir hayal kırıklığı gibi duruyor. Ancak gelin, bu yumurtanın kabuğunu biraz daha derinden çatlatıp özüne inelim. Ogg’un bu ifadesi, bir nankörlük ya da kibir değil; bir sanatçının profesyonel dünyası ile oyuncuların tutkulu dünyası arasındaki derin uçurumun bir yansıması.

Bir Rolün Gölgesinde On Yıl: Ogg Neden Mesafeli? GTA 6 Trevor Karakteri Olacak mı?
Steven Ogg, bu yorumu bir hayran buluşması sırasında yaptı. Anlaşılan o ki, aradan geçen onca yıla rağmen hâlâ insanların ona “Trevor” diye seslenmesinden ve sürekli olarak GTA ile ilgili sorular sormasından yorulmuş durumda. Onun için GTA 5, on yıl önce tamamladığı bir iş. Üstelik ne kadar parlak ve başarılı olursa olsun, geçmişte kalmış bir proje. Kendisinin de belirttiği gibi, “Aktörler canlandırdıkları karakterler değildir.” Bu, benim gibi oyunlarda karakter anlatılarını didik didik eden biri için çok temel bir gerçek ama çoğu zaman unutulabiliyor. Trevor’ın kaotik, öngörülemez ve şiddet dolu dünyası, Ogg’un gerçekliği değil; onun profesyonel yeteneğiyle hayat verdiği bir performans.
Bunca yıllık oyun geçmişimde çok kabuk kırdım ve şunu söyleyebilirim: Bir karakterin bu kadar güçlü bir şekilde oyuncu zihnine kazınması, hem projenin hem de aktörün başarısıdır. Ancak bu başarı, sanatçı için bir tür prangaya da dönüşebiliyor. Ogg, bu prangadan kurtulmak ve bir aktör olarak yoluna devam etmek istiyor. Onun bu mesafesi, aslında bizim Trevor’a olan sevgimizin ve hayranlığımızın ne kadar büyük olduğunun da bir kanıtı.

Oyunculara Beklenmedik Tavsiye: Suç ve Ceza
Ogg’un açıklamaları sadece mesafeli duruşuyla sınırlı kalmadı. Oyunculara, zamanlarını daha verimli kullanmaları için şaşırtıcı bir öneride bulundu: “Gidin bir kitap okuyun. Mesela Dostoevsky’den Suç ve Ceza’yı.” İşte bu, sıradan bir “oyun oynamayın” çıkışından çok daha fazlası. Bu, benim “altın yumurta” dediğim türden, içi dolu bir tavsiye. Neden mi? Çünkü Suç ve Ceza, ahlaki sınırları zorlayan bir kahramanın işlediği suç sonrası yaşadığı vicdani ve psikolojik çöküşü anlatır. Yani bir nevi, GTA evrenindeki karakterlerin eylemlerinin felsefi ve derin bir analizidir.

Trevor gibi karakterlerin eylemlerinin sonuçlarından arınmış dünyasında eğlenirken, Ogg bize madalyonun diğer yüzünü hatırlatıyor. Raskolnikov’un içsel mücadelesini anlamak, oyunlardaki anlatıların derinliğine dair de farklı bir bakış açısı sunabilir. Bu, zamanın testinden geçmiş bir yapıyı işaret etmekten farksız. Ogg, “oyunlar kötüdür” demiyor; “daha derin hikâyelerin de peşine düşün” diyor. Benim gibi kütüphanesinde hem Dune’u hem de The Witcher serisini barındıran biri için bu, aynı okyanusun farklı kıyılarına bakmak gibi. Hepsi de insan doğasına dair bir şeyler anlatıyor.
Oyunlar, Oyunculuk ve Sanatçının Yalnızlığı
Ogg’un bu soğukkanlı duruşu, oyun geliştirme sürecinin doğasını da gözler önüne seriyor. Bir seslendirme sanatçısı veya motion capture aktörü, genellikle projeyi bizim gibi bir bütün olarak deneyimlemez. Onlar, çoğu zaman steril bir stüdyoda, yeşil ekranlar önünde, hayali karakterlere karşı repliklerini seslendirirler. Yani projenin devasa yap-bozunun sadece bir parçasını, bir “yumurtasını” sunarlar. Oyunun son hali, yüzlerce geliştiricinin, tasarımcının ve yazarın emeğiyle ortaya çıkan bambaşka bir dünya.
Biz oyuncular, nihai ürünü tecrübe ederiz. Ben bir yandan lisedeki kızım Lara ile Valorant’ta rekabet ederken, diğer yandan oğlum Alp’in Minecraft’ta kurduğu şehirlerde kaybolurken, oyunun sosyal ve paylaşıma dayalı yönünü yaşarım. Ogg içinse GTA 5, yoğun bir çalışma döneminin ardından geride kalmış bireysel bir performanstır. Bu iki deneyim arasındaki fark, onun “hiçbir şey hissetmemesini” daha anlaşılır kılıyor.

Sonuç olarak, Steven Ogg’un sözleri bir saldırı değil, dürüst bir sanatçının iç döküşüdür. Bu, oyun dünyasının ne kadar büyük bir endüstri haline geldiğini ve bu endüstrinin farklı paydaşlarının ne kadar farklı beklentilere sahip olabileceğini gösteren, kabuğu sert ama içi öğretici bir yumurta. Ogg’un serzenişi, bizi karakterlere hayat veren sanatçıların da birer insan olduğunu hatırlamaya davet ediyor. Ve belki de GTA 6 fragmanını yüzüncü kez izlemek yerine, raflarımızda duran o iyi bir kitaba veya hikâyesiyle bizi bekleyen bir başka oyuna şans vermemiz gerektiğini fısıldıyor.
GTA 6 ile ilgili son gelişmeleri ve Rockstar’ın açıklamaları incelemek için buraya bakabilirsiniz. Diğer yazılarıma ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz!
